Ergenlik Döneminin Farklı Kişilik Gelişim Teorileri Açısından İncelenmesi
Ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe geçişin yaşandığı, biyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerin yoğun olarak görüldüğü bir dönemdir. Bu dönemde, gençler kimliklerini bulma, toplumsal rollerini belirleme ve kişiliklerini şekillendirme süreçlerinden geçerler. Kişilik gelişimi, bu dönemin en önemli psikolojik süreçlerinden biridir ve pek çok psikolog tarafından farklı teorilerle açıklanmıştır. Bu yazıda, ergenlik döneminin kişilik gelişimi açısından nasıl ele alındığını Erik Erikson, Sigmund Freud, Jean Piaget ve Albert Bandura gibi farklı psikolojik teoriler ışığında inceleyeceğiz.
1. Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim Teorisi
Erik Erikson, kişilik gelişimini sekiz aşamaya ayıran psikososyal gelişim teorisi ile tanınır. Ergenlik dönemi, Erikson’un gelişim kuramında "Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası" olarak adlandırılan beşinci evreye denk gelir. Bu dönemde gençler, kim olduklarını, yaşam amaçlarını ve toplumsal rollerini sorgularlar. Kendi kimliklerini inşa etmeye çalışırken, aile, arkadaşlar ve toplum tarafından kendilerine biçilen rolleri dengelemeye çalışırlar.
Erikson’a göre bu dönemde başarılı bir kimlik inşası, bireyin kendine güvenini artırır ve sağlam bir kişilik gelişimine katkıda bulunur. Ancak bu süreçte kimlik bunalımı yaşayan gençler, rol karmaşası yaşayabilirler ve yetişkinlik döneminde kimlik belirsizliği ile karşı karşıya kalabilirler. Literatürde, ergenlerin bu dönemde yaşadığı kimlik karmaşasının, bireyin ileri yaşlarda özsaygı ve kişisel gelişim sorunlarına yol açabileceği belirtilmektedir (Marcia, 1980).
Örnek:
Bir genç düşünelim: Ahmet, lise çağında hem ailesinin beklentileri hem de arkadaş çevresinin etkisi altında kalarak kimliğini bulmaya çalışmaktadır. Ailesi, onun akademik başarıya odaklanmasını beklerken, arkadaş çevresi daha çok sosyal aktivitelere ve eğlenceye yönlendirmektedir. Ahmet bu dönemde kim olduğunu ve ne istediğini sorgular. Eğer bu süreçte kendisi için anlamlı bir kimlik geliştirebilirse, Erikson’a göre sağlıklı bir kişilik gelişimi yaşar. Ancak rol karmaşası yaşarsa, gelecekte kimlik krizi yaşamaya daha yatkın olacaktır.
2. Sigmund Freud’un Psikanalitik Kişilik Gelişim Teorisi
Sigmund Freud’un psikanalitik gelişim teorisine göre kişilik gelişimi, bireyin çocukluk döneminde yaşadığı cinsel dürtülerin baskılanması ve yönlendirilmesi ile şekillenir. Freud, kişilik gelişimini beş aşamaya ayırmıştır ve ergenlik dönemi, genital dönem olarak adlandırdığı son evreye denk gelir. Bu dönemde genç, cinsel kimliğini bulur ve sosyal ilişkilerde bu kimliği anlamlandırmaya çalışır.
Freud’a göre, ergenlik döneminde bireyin cinsellik ve toplumsal rollerle ilgili yaşadığı çatışmalar, kişilik gelişimini doğrudan etkiler. Bu dönemde çözülmeyen içsel çatışmalar, ileriki yaşlarda bireyin duygusal ve sosyal gelişiminde sorunlara yol açabilir. Freud’un teorisinde, bireyin çocukluk dönemindeki ebeveyn ilişkileri de ergenlik döneminde yaşanan kişilik çatışmalarını etkileyebilir (Freud, 1930).
Örnek:
Freud’un teorisine göre, ebeveynlerinden baskı gören bir genç, ergenlik döneminde cinsel kimliği ile ilgili çatışmalar yaşayabilir. Aileden gelen cinsellikle ilgili katı kurallar ve baskılar, bireyin özgürce kimliğini bulmasına engel olabilir. Bu çatışma, bireyin hem cinsel kimliğini hem de yetişkinlikteki sosyal ilişkilerini etkileyebilir.
3. Jean Piaget’nin Bilişsel Gelişim Teorisi
Jean Piaget, çocukların bilişsel gelişim süreçlerine odaklanan bir teorisyen olarak bilinir. Piaget’nin bilişsel gelişim teorisinde ergenlik dönemi, "Soyut işlemler dönemi" olarak adlandırdığı son evreye denk gelir. Bu dönemde gençler, soyut düşünme, mantıksal çıkarım yapma ve problem çözme yeteneklerini geliştirirler. Piaget’ye göre ergenler, ahlaki ve felsefi kavramlar üzerinde düşünmeye başlar ve kendi dünya görüşlerini oluştururlar.
Ergenlik döneminde birey, kendi kimliğini bulmaya çalışırken bilişsel düzeyde de önemli bir değişim yaşar. Soyut düşünme becerisi, gençlerin kimlik ve kişilik gelişiminde önemli bir rol oynar. Piaget’nin teorisine göre, bu dönemde gençler, sosyal normları ve değerleri sorgular, bu da onların kişisel inanç sistemlerini ve kimliklerini şekillendirir (Piaget, 1972).
Örnek:
Piaget’nin teorisi çerçevesinde, lise çağındaki bir genç olan Zeynep, adalet ve ahlak kavramları üzerine derin düşünceler geliştirmeye başlar. Çevresindeki sosyal adaletsizlikleri sorgular ve bu süreçte kendine ait bir ahlak sistemi geliştirir. Bu soyut düşünme becerisi, onun kişilik gelişiminde önemli bir rol oynar.
4. Albert Bandura’nın Sosyal Öğrenme Teorisi
Albert Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi, kişilik gelişiminin büyük ölçüde gözlem yoluyla ve toplumsal etkileşimlerle şekillendiğini savunur. Bandura’ya göre, ergenler, çevrelerinde gözlemledikleri davranışlardan öğrenir ve bu davranışları model alırlar. Aile, arkadaşlar, öğretmenler ve medya, ergenin kimliğini ve kişiliğini şekillendiren en önemli faktörlerdir.
Bandura, bireylerin sadece kendi deneyimlerinden değil, başkalarının deneyimlerinden de öğrenebileceğini savunur. Ergenlik döneminde gençler, sosyal çevrelerinde popüler olan davranışları gözlemler ve bu davranışları taklit ederek kimliklerini geliştirirler. Bu süreçte, olumlu rol modellerine sahip olmak, sağlıklı bir kişilik gelişimi için büyük önem taşır (Bandura, 1977).
Örnek:
Sosyal öğrenme teorisi bağlamında, Cem, okulda popüler olan bir arkadaş grubuna katılır. Bu gruptaki arkadaşlarının davranışlarını gözlemler ve onların sosyal becerilerini model alarak kendi kişiliğini şekillendirir. Cem, çevresindeki olumlu rol modellerini gözlemleyerek sosyal becerilerini geliştirir ve bu da onun kişilik gelişimine katkı sağlar.
Sonuç
Ergenlik dönemi, kişilik gelişimi açısından oldukça kritik bir süreçtir ve bu dönemin nasıl yaşandığı, bireyin yetişkinlikteki kimlik ve kişilik özelliklerini belirler. Erikson, Freud, Piaget ve Bandura gibi teorisyenler, ergenlik döneminin kişilik üzerindeki etkilerini farklı perspektiflerden ele almışlardır. Erikson, kimlik bunalımını vurgularken, Freud cinsellik ve içsel çatışmaların önemine dikkat çekmiştir. Piaget, bilişsel gelişim sürecini öne çıkarırken, Bandura ise sosyal çevrenin ve rol modellerin kişilik gelişimindeki rolünü vurgulamıştır. Bu teoriler, ergenlik döneminin kişilik gelişiminde ne kadar karmaşık ve çok yönlü bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır.
Kaynaklar:
Bandura, A. (1977). Social Learning Theory. Prentice-Hall.
Erikson, E. H. (1968). Identity: Youth and Crisis. W. W. Norton & Company.
Freud, S. (1930). Civilization and Its Discontents. Penguin Books.
Marcia, J. E. (1980). Identity in adolescence. Handbook of Adolescent Psychology, 9, 159-187.
Piaget, J. (1972). The psychology of the child. Basic Books.
Comments