Yazar: Dr. Zeynep Çubukçuoğlu Taş – Çocuk Psikiyatristi - ÇG Elif Göllü
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocuklarda en sık görülen nörogelişimsel bozukluklardan biridir. Hareketlilik, dikkat dağınıklığı ve dürtüsellik gibi belirtilerle ortaya çıkan bu durum, çocukların akademik ve sosyal yaşamını önemli ölçüde etkileyebilir. DEHB’de ilaç tedavisi ve terapi yaklaşımları uzun süredir tartışılmakta ve uygulanmaktadır. Bu yazıda, DEHB'nin tarihinden başlayarak ilaç ve terapi seçeneklerinin geçmişi, günümüzdeki uygulamaları ve hangi durumda hangi tedavi yönteminin tercih edilmesi gerektiği gibi konuları ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
DEHB’nin Tarihsel Gelişimi
DEHB, modern psikiyatri literatüründe yeni bir tanı gibi görünse de, geçmişi çok eskiye dayanır. 1900'lerin başında George Still, "moral kontrol eksikliği" adı altında bazı çocukların dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik sergilediğini tanımlamıştır. Bu ilk gözlemler, DEHB'nin biyolojik bir temeli olabileceğini düşündürmüştür. 1950’lerde DEHB’nin biyokimyasal kökenleri üzerinde çalışılmaya başlanmış ve 1960’larda amfetamin türevi olan ilk ilaç tedavileri çocuklarda dikkat dağınıklığını azaltmada kullanılmaya başlamıştır.
1970’lerden sonra DEHB, nörobiyolojik bir bozukluk olarak kabul edilerek dikkatle ele alınmaya başlanmıştır. Sonraki yıllarda Ritalin ve Adderall gibi ilaçlar DEHB tedavisinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmış ve psikoterapi yöntemleri ile birlikte tedavi sürecinde etkili sonuçlar alınmaya başlamıştır.
DEHB Tedavisinde İlaç ve Terapinin Geçmişi
DEHB tedavisinde ilaç ve terapi yaklaşımlarının ikisi de uzun bir geçmişe sahiptir ve çeşitli evrelerden geçmiştir. İlaç tedavisi, 1960’larda yaygınlaşarak DEHB’nin temel tedavi seçeneklerinden biri haline gelmiştir. Amfetamin türevi ilaçlar ve metilfenidat (Ritalin), DEHB belirtilerini kontrol altına alarak çocukların akademik ve sosyal yaşantılarına daha sağlıklı bir şekilde devam etmelerini sağlamıştır. Bununla birlikte, ilaçların yan etkileri ve bağımlılık riski, zaman zaman tartışmalara yol açmıştır.
1970’lerden itibaren psikoterapi ve davranış terapisi gibi yöntemler de DEHB tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve davranışsal düzenleme teknikleri, çocukların dikkat sürelerini artırmada, dürtüselliklerini yönetmede etkili olmuştur. Bu terapiler, DEHB’nin ilaç dışı tedavi seçeneklerinin gelişmesine katkıda bulunmuş ve çocuklarda daha sağlıklı baş etme mekanizmaları kazandırmaya yönelik adımlar atılmasını sağlamıştır.
İlaç Tedavisinin Evrimi ve Etkileri
Günümüzde DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar, uyarıcılar ve uyarıcı olmayanlar olarak iki ana kategoriye ayrılır. Metilfenidat (Ritalin) ve dekstroamfetamin (Adderall) gibi uyarıcılar, DEHB tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar, beynin dopamin ve norepinefrin seviyelerini düzenleyerek dikkati artırır, dürtüselliği azaltır. Uyarıcı olmayan ilaçlar arasında ise atomoksetin gibi seçenekler yer alır. Uyarıcı olmayan ilaçlar, özellikle uyarıcı ilaçların yan etkilerine duyarlı olan çocuklar için alternatif bir seçenek sunar.
İlaç tedavisinin etkisi hızlıdır ve çocukların belirtilerini kısa sürede hafifletebilir. Ancak yan etkileri arasında iştahsızlık, uyku sorunları ve karın ağrısı gibi semptomlar bulunabilir. Bu yüzden ilaç tedavisinin sürekli ve dikkatli bir değerlendirme gerektirdiği unutulmamalıdır.
DEHB Tedavisinde Ne Zaman İlaç, Ne Zaman Terapi?
DEHB tedavisinde hangi yöntemin tercih edilmesi gerektiği, çocuğun yaşına, belirtilerin şiddetine ve yaşam kalitesine etkisine bağlıdır. İşte bu konuda bazı önemli kriterler:
İlaç Tedavisi Gerekli mi? Eğer DEHB belirtileri çocuğun günlük yaşamını, okul başarısını ve sosyal ilişkilerini ciddi şekilde etkiliyorsa, ilaç tedavisi düşünülmelidir. Özellikle akademik başarıda belirgin düşüş yaşayan, arkadaş ilişkilerinde zorlanan ve sürekli huzursuzluk hisseden çocuklarda ilaç tedavisi etkili bir başlangıç olabilir.
Terapi Yeterli Olabilir mi? Hafif ve orta düzeyde DEHB belirtileri olan çocuklarda, davranış terapisi, bilişsel davranışçı terapi ve aile desteğiyle tedavi sağlanabilir. Terapi, çocuklara kendi davranışlarını düzenleme, dikkatlerini toplama ve dürtülerini kontrol etme becerileri kazandırır.
Kombine Tedavi Yaklaşımı: Orta ve şiddetli DEHB vakalarında, hem ilaç tedavisi hem de terapi yöntemleri bir arada uygulanabilir. Bu yaklaşım, çocukların belirtilerini ilaç yardımıyla kontrol altına alırken, terapilerle sağlıklı baş etme mekanizmaları geliştirmelerini sağlar.
DEHB Tanısında ve İlaç Kararında Dikkat Edilmesi Gerekenler
DEHB tanısı koymak karmaşık bir süreçtir ve kapsamlı bir değerlendirme gerektirir. Tanı sürecinde aile görüşmeleri, öğretmen değerlendirmeleri, psikometrik testler ve klinik gözlemler bir araya getirilir. Tanı koyulmadan önce çocuklarda dikkat ve dürtü sorunlarının diğer potansiyel sebepleri ekarte edilmelidir.
İlaç kararı verilmeden önce, çocuğun bireysel özellikleri, sosyal çevresi, ailesi ile ilişkileri, öğrenme kapasitesi ve diğer sağlık durumu değerlendirilir. İlaç tedavisine başlanacaksa, çocuk düzenli olarak izlenmeli ve ilaçların yan etkileri konusunda dikkatli olunmalıdır.
İlaç Kullanılmayan Durumlarda Neler Yapılabilir?
İlaç tedavisi her çocuk için uygun olmayabilir. Böyle durumlarda, terapi ve destekleyici stratejiler kullanılarak DEHB belirtilerinin yönetilmesi sağlanabilir:
Davranış Terapisi: Çocukların sosyal becerilerini geliştirmek ve dürtüselliklerini kontrol etmek için davranış terapileri oldukça etkilidir. Aileler, çocuğun düzenli bir günlük rutin oluşturmasına yardımcı olabilir.
Okul Destek Programları: DEHB'li çocukların akademik desteğe ihtiyaç duyduğu durumlarda okul içinde rehberlik ve özel eğitim programları düzenlenebilir. Öğretmenler ve okul personeli, çocuğun öğrenme sürecine uygun destek sunabilir.
Diyet ve Egzersiz: Araştırmalar, sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersizin, DEHB belirtilerini hafifletmeye katkı sağlayabileceğini göstermektedir. Şeker ve katkı maddelerinden uzak, dengeli bir beslenme planı çocuğun dikkatini toplamasına yardımcı olabilir.
Aile Desteği: Aile içi destek, DEHB yönetiminde önemli bir faktördür. Aileler, çocuğun olumlu davranışlarını teşvik ederek onun özgüvenini artırabilir.
Mindfulness ve Rahatlama Teknikleri: Meditasyon, nefes egzersizleri ve mindfulness gibi yöntemler, çocukların kaygı seviyelerini düşürerek odaklanma yeteneklerini artırabilir. Bu tür teknikler, çocuğun kendi bedenini ve zihnini daha iyi tanımasını sağlar.
Tartışma: Dünyada DEHB Tedavisinde İlaç Kararı Nasıl Veriliyor?
Dünya genelinde DEHB tedavisinde ilaç kararı, multidisipliner bir yaklaşımla verilir. İlaç kararı, çocuğun günlük yaşantısını ne ölçüde etkilediği, sosyal becerilerini ve akademik başarısını nasıl şekillendirdiği göz önüne alınarak yapılır. Özellikle Avrupa’da tedavi planlamasında daha çok terapötik yöntemler ön planda tutulurken, Amerika’da ilaç tedavisi daha yaygındır. Son yıllarda ilaç kullanımını destekleyen testler arasında nöropsikolojik değerlendirmeler ve DEHB'ye özgü bilişsel performans testleri kullanılmaktadır.
Sonuç
Çocuklarda DEHB tedavisinde ilaç ve terapi kararının doğru şekilde verilmesi, çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişmesine büyük katkı sağlar. Orta ve şiddetli DEHB vakalarında ilaç tedavisi belirtilerin kontrol altına alınmasında etkili olabilirken, hafif vakalarda terapi ve davranışsal destek, çocuğun kendi potansiyelini en iyi şekilde kullanmasına olanak tanır. Her çocuğun bireysel gereksinimlerine uygun bir tedavi planı oluşturmak, uzun vadede başarılı sonuçlar elde etmek için önemlidir.
DEHB tedavisi, disiplinler arası bir yaklaşım gerektirir. İlaç tedavisi veya terapinin tek başına yeterli olmadığı durumlarda, ikisinin bir kombinasyonu en etkili sonuçları verebilir. DEHB'nin zorlukları doğru yöntemlerle ele alındığında, çocuklar eğitim hayatında, sosyal ilişkilerinde ve günlük yaşamda daha işlevsel hale gelebilir. Bu yüzden ebeveynler, çocukları için uygun tedavi seçenekleri konusunda profesyonel destek almalı ve sürecin aktif bir parçası olmalıdır.
Özet
Çocuklarda DEHB tedavisinde hangi yöntemin uygulanacağı, belirtilerin şiddetine ve çocuğun bireysel ihtiyaçlarına bağlıdır. İlaç tedavisi, akademik ve sosyal hayatı etkileyen orta ve şiddetli vakalarda tercih edilirken, hafif durumlarda terapi ve destekleyici stratejiler yeterli olabilir. Her çocuğun tedavi gereksinimleri farklı olduğundan, disiplinler arası bir yaklaşım ve ebeveyn desteği ile sürdürülebilir çözümler elde edilebilir.
Comments